Kurşun Arkası Yöntemiyle Balık Avlama

Kurşun Arkası Yöntemiyle Balık Avlama

Ülkemize, hatta ve hatta İstanbul Boğazı’na has ve şahsına münhasır, dünyanın başka hiçbir yerinde olmayan ve yapılmayan; yapmaya çalışan yabancı hobidaşlarımızın da “Siz manyaksınız, bildiğin 200 gr ve 420 kamış ile spin mi yapıyorsunuz yani?” diye şaşırarak gözleri açılarak cümleleri gevelediği bir balıkçılık türü: Kurşun Arkası.

Evet, yanlış duymadınız, aynen böyle bir imaj var. Bir rivayete göre, piyasada bilinen çok büyük bir markanın ülke temsilcileri bu balıkçılığı görsün diye Boğaz’a götürüldüğünde, müdür bey korkunç ve şaşkın bir ifadeyle “Bizim makinelerimizi bu tür avcılık için satmayın, Boğaz’da yapılan bu avcılığa nasıl garanti verelim, bu güce makine mi dayanır, kamış mı dayanır?” dediği türden bir avcılık.

Hani vardır ya, dünyada çok söylenen bir deyiş: “Türk gibi güçlü.” İşte olta balıkçılığının dünyaya ihraç edilen atasözü olmaya aday bir disiplin, Kurşun Arkası. Disiplin diyorum sürekli, çünkü artık Spin, Surf Casting ve LRF gibi bir disiplin artık “Kurşun Arkası” ve müthiş keyifli bir balıkçılık türü. İstanbul’da yaşayıp da yapmayan balıkçının aklına şaşarım; önce biraz yorulursunuz ama sonra tadından yenmez bir balıkçılık türü olduğunu görünce, her sabah Boğaz’a gidebilmek için bahaneler yaratmaya başlarsınız.

Peki nasıl yapılıyor bu Kurşun Arkası balıkçılığı? 

Tek tek anlatacağım bu yazımda, hiç merak etmeyin. Nasıl bir kamış gerekli, nasıl bir makine iyi olur, ip mi kullanalım, misina mı, ip ise kalınlık ne olacak vb... Hepsi tek tek anlatacağım ama önce kurşun arkası yapmak için bir heyecan uyandırmak lazım içinizde.

Gelelim nasıl yapıldığına; şimdi herkes diyecek ki “E, İstanbul’da değilsek nasıl yapalım kurşun arkası? ” Yaparsınız, hiç merak etmeyin. Valla biz “Yuki Team” olarak gittiğimiz her yerde yapıyoruz. Karaburun’da mesela ya da Antalya’da yarışmaya gittiğimizde boş kalan zamanda da yaptık; Boğaz’da olmanız şart değil aslında. Boğaz’da yaparken belli şartları yerine getirmek gerek; mesela akıntıya karşı koyabilmek için çok ağır kurşun atmak gibi. Ama akıntı olmayan, denizi derin bir yerde kıyıdasınız; yapabilirsiniz kurşun arkası, daha hafif ağırlıklarla yaparsınız ve balığı alırsınız. Prensip olarak, yabancı hobidaşlarımızın söylediği gibi, spin aslında bu. Ama 420 kamışla ve bazen 200-230 gr ağırlıklara çıkılarak yapılıyor. Aşağıdaki şemada gördüğünüz şekilde bir takım kullanılıyor ve bazı ufak tefek aparatları, klipsleri falan var. Ama en basit hâliyle, yukarıda söylediğimiz gibi, 420’lik bir surf kamış ile 200 gr civarı bir kurşunu mümkün olduğunca uzağa atarak, dibi tarayarak bu işi yapıyoruz.

 

Zaten spin ile maket atmak yerine 200 gr kurşunu, 420 boyunda bir kamışla savurmamızın nedeni bu işte! Mümkün olduğunca uzağa atmak. Spin ile 40-50, en fazla 60 metrelere ulaşırken, kurşun arkası yöntemiyle 150, 160, hatta 200 metrelere ulaşmanız mümkün ve bu mesafelerde Boğaz’da sürekli balık olduğunu düşününce; lüfer olsun, palamut olsun ve hatta bazen torik olsun, balığı kandırıp alabiliyorsunuz. Spin diyoruz hep çünkü kurşunun arkasında atılan, yani bedene bağlı olan şey bir maket balık.

Evet, şimdi gelelim ekipmana; nasıl bir kamış, nasıl makine vs... Önce gerekli ekipmanı sayalım.

En az 420 boyunda ve 250 gr civarı atarlı bir surf kamış. Parçalı olması tercih edilmeli, nedenini ayrıca anlatacağım.

Güzel bir surf makine; “güzel”den kastettiğimi de ayrıca anlatacağım. Surf kafa, güçlü bir mil vs. gibi özellikler ararız kurşun arkası yapılacak makinede. Hatta tur sayısı, geri toplama miktarı falan önemlidir.

İp! En az 300 mt olmalı ve paranızın yettiği en iyi ipi almalısınız. Daha doğrusu en güçlü ipi... Düşünsenize, 230 gr atacaksınız ve ip buna dayanacak. Ayrıca bu gerilim için “shock lider” kullanmamak için ipi çok iyi almanız gerekli.

Kıvır zıvır; beden misinası, klipsler, fırdöndüler, kurşunlar, falan filan, tripod vs. yani bilumum balıkçılık aksesuarları.

7 cm, 8 cm, 9 cm, 10 cm ve değişik renklerde maket balıklar. Bu maket balık konusunda marka ve model isimlerine girersek işin içinden çıkamayız. Genel hava ve su durumuna göre kullanılacak renkleri vs. detaylandıracağız ve siz istediğiniz maketleri edineceksiniz.

Kurşun Arkası Yöntemi İçin Kamış Seçimi

En az 420 boyunda, 450 de olabilir, güçlü bir surf casting kamışı gerekli size. Teleskopik kamışlar var, parçalı kamışlar var. Benim önerim parçalı kamışlar; çünkü en az parçalı olan teleskopik kamışlar 4 parçadan oluşuyor, iç içe giren ve bunlarda gezer kılavuzlar var. Stabilite zor sağlanır. Ayrıca atış enerjiniz 4’e bölünecek. Parçalı kamışlarda ise, yani bunlar 3 parçalı surf casting kamışları, kılavuzlar ve tüm donanım gayet stabildir. Sadece 3 parçadır ve atış sonrası kamışın geri toplaması, teleskopik kamışlara oranla acayip başarılıdır. Benim tavsiyem, bütçenizi zorlamanız ve alabileceğiniz en üst seviye 3 parça bir surf kamış almanızdır.

 

Söylemeden geçemeyeceğim, YUKI önereceğim. Şimdi bazıları hemen “Reklam yapıyorsun.” diyecek ama ne yapayım, gerçekten YUKI’nin parçalı surf kamışları mükemmel ve dünya lideri. Reklam yapıyorum elbette ama inanın yalan yanlış bir reklam değil. Zaten kurşun arkası işine bulaşınca göreceksiniz ki büyük çoğunluk YUKI’nin parçalı kamışlarını kullanır. Surf castingciler de bilirler, YUKI’nin kalitesini, kamış konusundaki başarıları sayesinde… Bu nedenle, bence reklam meselelerini bir kenara bırakırsak, tartışmasız şekilde KAMIŞ KONUSUNDA YUKI’DEN ŞAŞMAYIN derim.

Mesela kurşun arkası yapacaksanız, alabileceğiniz en iyi makine de SHIMANO FLIEGEN’dir. Buna da “Reklam.” diyeceksiniz ama lütfen olaya böyle bakmayın. İnanın, benim önerilerim reklamdan ziyade en doğru ürün üzerine olacaktır. Mesela beni tanıyanlar bilirler, hatta bizim mağazada, yani DİMAĞ BALIKÇILIK’taki herkes aynı şekilde, en doğru ürünü verme konusunda ısrarcıdır. Bunu sağlamak için bazen 2-3 saat süren sohbetler geçer kullanıcıyla aramızda ki en doğru kamışı, en doğru makineyi verebilelim. Bu işin birçok parametresi var; soru-cevap ve hoş sohbet şeklinde bu doğruları bulup görüp kullanıcıya en doğru ekipmanı vermeye çalışırız...

Neyse, geçelim şimdi kendimizi övmeyi; gelelim kamış seçimine. Ne dedik, tavsiyemiz 3 parçalı kamış. Bunların da belli özellikleri var. Boğaz’da kurşun arkası yapacaksanız, vazgeçemeyeceğimiz özelliklerden ilki boyu, yani 420-450 boy. İkincisi ise atarı; en az 250 gr olacak dedik.

Bir de şu “Hybrid” olayı var. Nedir bu “hybrid uç”? Hibrit uç, en basit anlatımıyla karışık yani melez anlamında kullanılır. Kamışlarda 3 tip uç vardır:

  1. TUBULAR TIP: Yani tubular uç; daha da açık anlatımıyla tek parça sarılan, içi boş ve çok sert yapıya sahip, çok güçlü uçlar.

  2. SOLID TIP: Yani dolgu uçlar. Bu nedir? Kamışın son parçası, yani en uç kısmı, içi doldurularak ama aşırı inceltilerek bir yapı kazandırılır. Bu yapı ne işe yarar? Çok hassas bir uç elde etmiş olursunuz. Bu uç, en ufak vuruşları, dokunuşları bile görmenizi, hissetmenizi sağlar. Ama tubular uca oranla daha kırılgandır. Daha hassas ama daha kırılgan. Bu kırılganlık tabii sizi hemen korkutmasın; tubular uca göre daha kırılgan, yoksa öyle kolay kolay kıramazsınız elbette.

  3. HYBRID TIP: Yani melez uç. Adından da anlaşılacağı gibi, hem tubular hem de solid ucun birleşiminden oluşan bir uç teknolojisidir. Şöyle ki kamışın son parçası normalde tubular karbon sargısıdır. Yani son 20-30 cm’i doldurularak ve inceltilerek dolgu uç hâline gelir. Bu şekilde elde edilen sonuçta kamışın son parçası, bir yere kadar uca doğru tubular, sert ve çok güçlü ama son 20-30 cm dolgu, incecik ve çok hassas olur. Yani son parça, oldu size melez uç! İşte hibrit uç bu demek.

Hibrit uç size ne sağlar peki? Birincisi, çok güçlü atışlar yapabileceğiniz, çok sert bir kamışta mükemmel bir tasmalama fırsatı yaratan uyarı için hassas bir uç sunar. Teleskopik kamışlarda hibrit uç yapılamıyor henüz. Bu nedenle hem sert ve uzak atış yapabilen bir kamış isteyip hem de yemli avlarda küçücük vuruşları bile göreceğiniz bir kamış istiyorsanız, mutlaka ve mutlaka hibrit uçlu parçalı bir kamış seçmelisiniz.

Bunu açıkladıktan sonra gelelim seçiminize. Kamışın boyu, atarı belli zaten. Ama eğer sadece kurşun arkası yapacaksanız, tamamen sert yapılı tubular bir kamış tercih edebilirsiniz ki Boğaz’da kurşun arkası yapanların tercihi de budur. Ama “Ben aynı kamışla yemlide yaparım, çapariyle istavritte tutarım.” derseniz hibrit uç tercih etmelisiniz. Tabii bir sürü başka parametre de var bu seçimlerde. Tubular uç ile yemli yapılmaz diye bir şey yok, yaparsınız ama konforla ilgili farklar oluşur. Daha bir sürü parametreyi buraya yazma şansımız yok, bu nedenle bunları kamışı alırken bizi ziyaret ettiğinizde anlatırız artık.

Kamış seçiminde diğer hususlar, ödeyeceğiniz parayla ve hissedeceğiniz konforla ilgilidir. Paslanmaz kılavuzlar, fuji makine yatağı... Kamış var 650 gr, kamış var 400 gr  vs... Hepsi konforla ilgili. Ama emin olacağınız şey, belirleyeceğiniz bütçeye uygun bir set mutlaka ayarlarız sizin için.

Kurşun Arkası Yöntemi İçin Makine Seçimi

asit; çok ağır atışlara dayanacak, yerine göre deli gibi hızlı sarımları kaldıracak, yerine göre çok yavaş tur sayısıyla lüferi, çinekopu kıskandıracak... İş palamuta çapari  yapmaya gelince 15-20 kilo drag kuvveti gösterebilecek vs. Ama en önemlisi, tüm bunları yaparken uzak atış için mükemmel bir surf tipi kafaya sahip olacak. Yok mu böyle makineler? Var olmaz mı! Mesela Shimano Fliegen, mesela Shimano Aero, mesela Shimano Ultegra, mesela Yuki AMG, mesela Daiwa Basia... Bu böyle sayılır gider. Ama ille de her özelliği içinde barındırsın diye bir kaide yok. Yine bu durumda parayla ilgili; hepsi olsun deyince parası da çok oluyor elbette. Bazı avcılar ve bazı stiller için bazı özelliklerden vazgeçebiliyoruz ve bütçeye uygun bir makine mutlaka buluyoruz.

Biri der ki, ben dikkatsiz kullanırım, hor kullanırım; ona Ryobi AP Power veririz. Ne yapsın bu adam nazik Fliegen’i, atacak, tutacak, balık kıyılayınca yakalayacak. Ya da “Atış olsun, uzak gitsin ama ben çapariyle dört tane palamut bindirmem.” derse surf kafa olur ama nazik bir makineyi kullanabilir kullanıcı. Kafam karıştı; yani o kadar çok şey geçiyor ki bir anda aklımdan... Bunların hepsini yazıya dökebilsem, mesleği bırakıp yazar olurdum zaten. Ve hep söylediğim gibi, bazı şartlar ve seçenekler konuşarak anlatılınca daha kolay ve güzel oluyor. Sonuç itibarıyla belli kurallara bağlı kalarak, atışlarda belli şeylere dikkat edilerek ömürlük kullanılacak birçok makine mevcut. Her bütçeye uygun makine ayarlanabilir.

Makineye Sarılacak İp Seçimi

Misina değil, ip! İP! 230 gr atacağız yeri gelecek. 230 gr atacak bir misina 0,50 falan olmalı. Düşünsenize, o misinadan kaç metre sığdıracağız surf kafaya? E hadi sığdırdık, ağırlığı ne olacak o misinanın? 200 gr atış yap, arkasından 0,50 misina makaradan boşalsın ama attığın ağırlık 200 gr, boşalan misina yarım kilo. Nasıl çeksin kurşun o misinayı da uzağa gitsin? Gücünü kaybedip erken düşecek suya tabii ki. İşte bu gibi ve daha yazamadığım başka sebeplerden dolayı, kurşun arkası yapacaksanız mutlaka ip kullanın. 300 mt olarak en az, hadi bir tık aşağısı 250 mt de kurtarır, sıkıntı yok. 150 mt atsanız, 50 mt de aksa, kaysa, batsa; 200 mt işinizi görecek demektir. İp hem hafif olacak hem de güçlü olacak; bu nedenle ip saracağız makineye. Tamam, klipsten sonra kurşun arkası bedenini tabii ki misina yapacağız, onu da aşağıda anlatacağım aksesuar kısmında.

Balıkçılık Aksesuarları Seçimi

Balıkçılık aksesuarları seçimi, avın keyfini ve verimini belirleyen gizli kahramanlardandır; doğru aksesuarlar hem konforu artırır hem de sizi her duruma hazır kılar. Kova, makas, pense, su çekmek için ip, bez, beden yapmaya misina, görünmez misina tercih sebebidir. Zırt pırt sahte değiştireceğiz, beden önü için snap, maket balıklar, yağmurluk, tripod, sandalye... Dinlenmek için offf, of, bitmiyor arkadaş, bitmiyor! Zevk işi bu arkadaş, hobi işi; keyif almak için yapıyoruz, eziyet için değil. Bu nedenle, bu keyfi zirveye çıkartacak ve size konfor sağlayacak hiçbir ekipmandan, malzemeden kaçmayın; alın, kafanız rahat etsin, avınız keyifli geçsin.

Kurşun Arkası Yöntemi İçin Maket ve Kaşık Balık Seçimi

Marka model işi çok fazla, bunlara gerek yok. Zaten mağazada çalışana sorsanız, işin ehli bankoları size gösterecektir. Mesela bizim mağazada çalışmayan maketleri ve renkleri rafa koymayız. Bizler mutlaka deneriz. Maket çalışıyordur ama bir rengi vardır, hiç balık almamıştır. O zaman o rengi satmamak en iyisidir. Dolayısıyla sizler, zamanla en çok seçilmesi gereken renkleri zaten alışacaksınız. Ama mağazaya gelip sorduğunuzda da önerilerimize güvenin; inanın, balık almayacak bir renk önermeyiz. Çünkü biz de aktif olarak o renklerle, maketlerle avlanıyoruz.

Bu bilgiyi geçtikten sonra, neye göre nasıl renkler ve boylar seçilmeli, anlatmaya çalışayım. Bir kere kurşun arkası disiplininde çalışan boylar 6-7-8-9-10 cm’lerdir. Bu boyların minnow dediğimiz, slim dediğimiz şekillerde olan maketleri birçok markada var. Bazı markalar daha çok çalışıyor, doğrudur. Balığın yeme psikolojisi, suyun durumu, havanın bulutlu olup olmaması, güneşin yönü, rüzgâr… O kadar çok şey var ki yedireceğimiz sahteyi etkileyen. Bu nedenle sürekli kafa patlatmaktansa artık her rengi yanımda taşıyıp deniyorum. Siz de banko renkleri alıp yanınızda taşıyın ve sağa sola bırakıp balık alan renkleri takıp çalıştırın. Kimse yoksa, tekseniz, kopya çekemiyorsanız o zaman renkleri denemeye başlayın.

Şimdi önerilerde bulunacağım ama UV nedir, glow ne işe yarar, bulut nasıl UV endeksi ile bir maketin görünürlülüğünü etkiler gibi konulara girersek bir 4 sayfa daha yazı yazmak gerek ve sizin de kafanız şişecek. Bu nedenle kısa kesip; limon, ters limon, pembe, glow kafa, mor kafa, yeşil, palyaço, sardalya gibi renklerin daha çok çalıştığını belirterek bu yazımızı burada noktalayalım. Daha çok bilgi isteyen, mağazaya buyursun.

Herkese rast gelsin, kalın sağlıcakla…
Saygılar, sevgiler…


 

IdeaSoft® | E-Ticaret paketleri ile hazırlanmıştır.